Şizofreni Hastaları ve
Yakınları Dayanışma Derneği’ne gelerek bizlere fotoğraf çekmekle ilgili
kapsamlı bilgiler vermeye ve fotoğraf çekmeye bizi davet eden Fazlı Öztürk ile
çalışmaya başladık. Yıllar içinde derslerimiz, gezilerimiz ve sergi
hazırlıklarımız bizleri öyle çok mutlu etti ki kendimizi Mavi At Fotoğraf
Topluluğu olarak adlandırdık. Şu ana dek üç sergi açtık: Sonbahar, Biz
Şizofreniz ve Anraç…
Sonbahar sergisi ilk
sergimizdi ve serginin temasını Asuman Kuzlu önermişti. Toplum ve Şizofreni
Sempozyumu 2012 yılında ilk kez gerçekleştiğinde ilk sergimizi Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açtık. Bu sergi her birimiz için heyecan verici bir
gelişmeydi. Daha sonra Çağdaş Sanatlar
Merkezi’nde Biz Şizofreniz sergisini açtık.
Mavi At Fotoğraf
Topluluğu’na Fazlı Hoca’nın arkadaşları,
öğrencileri de katıldılar. Topluluk olarak sadece fotoğraf çekmeyi
amaçlamıyorduk, hayata dair konuşuyor, sunumlar izliyor, Ankara’da açılan
sergilere katılıyor ve kedilere yuva yapıyorduk birlikte. Okuduğumuz kitapları,
yazdığımız şiirleri birbirimizle paylaşıyor ve toplantılarımızda birbirimizi
can kulağı ile dinliyorduk.
2019 yılında üçüncü
sergimiz olan Anraç’ı açtık. Uluslararası Toplum ve Şizofreni Kongresi’nde
açılan sergimiz hakkında yazdığım yazımı paylaşıyorum:
ANRAÇ MI?
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
Bilge Karasu
Yıllar yıllar önce bir
gün Fazlı Öztürk derneğe geldi ve hep birlikte oturup fotoğraf hakkında
konuşmaya başladık. Derneğe gelirken elleri hep doluydu; bazen şarj aleti bazen
fotoğraf makineleri bazen de kestane veya patlamış mısır ile gelirken yüzündeki
kararlılık, yüreğindeki ferahlık bizlere yansıyor, sohbetlerimizi her hafta
daha çok özlüyorduk. Bir gün dedi ki böyle konuşmak güzel ama bir gün hep
birlikte fotoğraf çekmeye gidelim. Yaz kış demeden parklara gittik, ilkbaharda
çilek yedik, sonbaharı Asuman arkadaşımızın önerisiyle ilk sergimizin konusu
haline getirdik. Fotoğraf dersi değildi bu, daha öte, daha güzel, daha anlamlı
bir buluşmaydı. Sergilerimizin ikincisi Biz Şizofreniz gerçekleşirken kendimize
inanamadık. Fotoğraf dersleri için Mavi At Kafe’de buluşmaya başladık.
Yaratıcılıktan, sanat akımlarından ve sanatın hayatla bağından konuştuk.
Fotoğraf çekme eylemi bir süre sonra makinesiz de gerçekleşmeye başladı.
Sahiden nedir bir
fotoğraf? Sahiden nedir kadraj? Sahiden nedir kapılmak, vurulmak, yaralanmak?
Neden bazı fotoğraflar çok iz bırakır bizde, neden delip geçer içimizi?
Sorular, sorular, sorular… Fazlı Hoca gelecek mi? Bu hafta fotoğraf var mı? Ben
makinemi getiremedim. Yansıma mı çekecektim? Benim konum ne olacak? Sorular,
sorular, sorular…Soruları sevdik.
Ve bir gün yeniden
çalışmaya başladık. Melih Cevdet Anday’ın Rahatı Kaçan Ağaç şiirinden esinlendik.
Rahatımız kaçtı, huzursuz olduk ve zaman zaman fotoğraf çekmeyi bıraktık. Fazlı
Hoca geldi; elinde Richard Bach’ın Martı kitabı, onu okudu bize ve siz
olsaydınız ne düşünürdünüz dedi. Fotoğrafı unuttuk, yaşamdan konuştuk. Ve bir
gün yeniden şarj etme gücü bulduk makinemizi, dışarı çıktık ve deklanşöre
bastık. Bu çok heyecanlıydı.
Gökte aradığımız güneşi
yerde tebeşirle çizilmiş buluyor ve deklanşöre basıyorduk. Fotoğraf çekmiyorduk
sanki… An somut ve özel bir hale geliyordu. Anı durdurup “işte tam da bu”
diyorduk. Anda tutulduğumuz ve o anı belirgin kıldığımız bir araçtı fotoğraf
makinesi. İşte bu yüzden bu sergi bizim için ANRAÇ…
Hissettiklerimize,
dönüştürdüklerimize ve durgunluklarımıza saygı duyan Fazlı Hoca’ya ve fotoğraf
derslerinde emeği geçen her arkadaşımıza ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu’na
teşekkürler…
Yasemin Şenyurt
2019
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder