İyileşme ve sosyal destek
Prof. Dr. A. Nuray Karancı
TOBB ETÜ, Psikoloji Bölümü
Yaşamımızda ne yazık ki çok farklı özellikte
zorlayıcı olaylarla karşılaşabiliyoruz. Araştırma bulgularını incelediğimizde
kişiler için oldukça örseleyici, ya da travmatik olarak tanımlanabilecek yaşam
olaylarının toplumda oldukça yaygın olarak yaşandığı görülmektedir. Bu tür olayların çok çeşitli olduğu, ancak
temelde ölüm, yaralanma veya kişisel bütünlüğü tehdit eden özellikleri olduğu görülmektedir.
Travma yaratabilecek olaylar depremler gibi doğal kaynaklı olabileceği gibi, fiziksel
veya cinsel şiddet, terör olayları, sevilen yakınların ya da kişinin kendisinde
olan ciddi bir hastalık da olabilmektedir. İşte, şizofreni dendiğinde de yaşanılan
ciddi bir psikiyatrik rahatsızlık ve hem kişi hem de yakınları için maddi ve
manevi yükleri aklımıza geliyor. Şizofreni tanısı alan bir birey için yaşam
oldukça inişli çıkışlı ve uzun soluklu bir süreç. Bu süreç yaşanılan
sıkıntıların neden kaynaklandığını anlayabilmek, bunlara bir anlam verebilmek ve
bir tanı koyulması ile başlıyor. Tanı konması en başta rahatlatıcı görünse de,
tanı ile beraber tedavi arayışları, zorlanılan veya kesintiye uğrayan eğitim süreci,
sosyal yaşantıda kısıtlanmalar , belli plan ve hayallerin gerçekleştirilmesinde
güçlükler ve istihdam sorunları ile birlikte uzun soluklu bir yolculuk
başlıyor. Bu yolculuğun zorluklarından önemli bir tanesi de toplumun bilgi
eksikliği ve buna bağlı olarak şizofreni tanısı olan kişilere karşı olumsuz ön
yargılar ve kişilerin damgalanması. Damgalama nedeni ile şizofreni tanısı olan
birey toplumdan uzaklaşabiliyor ve tüm zorluklarla başa çıkarken yalnız
kalabiliyor. Halbuki, bu zorlu yolculukta destek almak çok önemli. Bu
yolculukta genelde aileler çok önemli bir destek kaynağı ancak onların da
süreci oldukça zorlayıcı.
Sosyal destek örseleyici olaylar ve
zorluklar karşısında kişinin iyilik haline çok değerli katkılar sunuyor. Bu
destek maddi konularda (örn., tedaviye ulaşım desteği, bilgi desteği gibi)
olabileceği gibi manevi konularda da (örn., moral vermek, ilgi ve saygı
göstermek, paylaşmak gibi) olabiliyor. Sosyal desteğin ruh sağlığına direk
olarak olumlu bir katkısı olduğunu pek çok araştırma ortaya koymuştur. Bunun
yanı sıra sosyal desteğin zorlu olayların etkisini azaltmakta tampon görevi
gördüğü de gösterilmiştir. Sosyal destek
alabilecek geniş bir ağa sahip kişilerin öz saygılarının ve iyilik hallerinin
daha yüksek olduğu da bilinmektedir. Maalesef, şizofreni gibi ciddi bir ruhsal
rahatsızlıkla yaşayanlarda sosyal desteğin oldukça düşük olduğu da bulunmuştur.
Yürüttüğümüz bir çalışmada genellikle hastalığın başlamasından sonra eski
arkadaşlarla ilişkilerin kesildiğini bulduk. Bunun önemli bir nedeni şizofreni
tanısı sonrası kişilerin eğitim, sosyal ve iş yaşamlarında meydana gelen
kesintilerden dolayı kendilerini arkadaşlarından farklı hissetmeleri ve
paylaşacak fazla şeyleri olmadığı düşünmeleridir. Tabii, bunun yanı sıra
şizofreni konusunda yaygın ve yanlış inanışlar da insanların şizofreni tanısı
almış bireylerden uzaklaşmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla sosyal destek
ağları oldukça küçülmektedir.
Şizofreni hastaları ve Yakınları
Dayanışma Derneği, sosyal destek konusunda yaşanan bu eksikliği telafi etmesi
açısından çok değerli bir konuma sahiptir. Dernek ve Mavi At Kafe gibi merkezler
şizofreni tanısı olan kişilere çok değerli katkılarda bulunmaktadır. Sosyal
destek açısından benzer sorunları yaşayanlarla bir arada olabilmek, duygu ve
düşüncelerin paylaşılabilmesi öz saygılarını ve iyilik hallerini beslemektedir.
Ayrıca, yürütülen çeşitli faaliyetlerle özellikle içe çekilme, duygu ifadesi,
motivasyon eksikliği gibi sorunlarının üstesinden gelmelerine yardımcı
olmaktadır. Şizofreni tanısı olan birey, diğerlerine de destek vererek yaşamına
yeni anlamlar katabilmekte, kendini daha üretken bir konumda hissedebilmektedir.
En önemlisi yalnız olmadığını fark etmektedir. Önyargısız birbirlerini kabul
eden, sevgi, saygı ve anlayış görebildikleri bir ortamda olmak onlara çok
değerli katkılarda bulunmaktadır. Bu bakımdan bu tür dernek mekanlarının
arttırılması çok önemlidir. Mavi At Kafe gibi mekanların aynı zamanda toplumla
etkileşim yapabilme ve mevcut önyargıların kırılmasına bir zemin sağladığı da
göz önünde tutulmalıdır. Toplumdaki ön yargıları azaltmanın en etkin yolu
etkileşimdir. Bu bakımdan kafeyi ziyaret edenler bu etkileşim fırsatını
bulmakta ve şizofreni konusunda ilk ağızdan verilen bilgileri alarak yanlış
bilgilerini düzeltebilmektedirler.
Ailede bir bireyin şizofreni ile
yaşaması tüm ailenin yaşamını da etkilemektedir. Ülkemizde yakın aile
ilişkileri göz önüne alındığında bu çok beklendik bir durumdur. Ailede, anne,
baba, kardeş, çocuklar ya da geniş aile bireyleri genelde şizofreni tanısı alan
kişiye destek olabilmek için ellerinden geleni yapmak isterler. Ancak, onlar
için de bu yeni bir durumdur ve hastalık ile ilgili bilgileri sınırlıdır. Bilgi
ihtiyaçlarının yanı sıra üzüntü, yakın için endişe, hastalıktan kendilerini
sorumlu tutup suçlu hissetme, tedavi ile ilgili zorluklar onları çok
yıpratabilmektedir. Bu bakımdan ailelerin de diğer aileler ile buluşabildikleri
ve paylaşım yapabilecekleri grupların olması çok değerlidir. Bu tür gruplarda
aile üyeleri hem duygularını paylaşma hem de birbirlerinden başa çıkma yolları
öğrenme şansına sahip olurlar. Yani, aile grupları hem eğitim hem de manevi
destek sağlayarak çok önemli bir sosyal destek işlevini görebilir.
Şizofreni hastalığı bireyin yaşamının
her alanına dokunmaktadır. Bu alanları sosyal yaşam, eğitim, iş imkanları, aile
içi ilişkiler olarak düşünebiliriz. Ancak, unutmamamız gerekir ki kişinin
yaşamının her alanına dokunan şizofreni hastalığında iyileşme mümkündür. Önemli
olan doğru tedaviye ulaşmak ve hem ilaç hem de sosyal rehabilitasyonla hastalık
ile başa çıkmaktır. Bir başka deyişle hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmek ve
umutlu olabilmektir. Kişinin dışında topluma da önemli görevler düşmektedir. Toplumun
hastalığı öğrenmesi, hastalık ile ilgili yanlış inanış ve beklentilerini değiştirmesi,
ön yargıların azaltılması, sosyal ve istihdam olanaklarının artırılması ve
aileleri de dahil olmak üzere kişiye gerekli saygı, sevgi ve kabulün
gösterilmesidir. Umut ve çok yönlü tedavi ile iyileşmek ve yaşama aktif olarak
üreterek devam etmenin mümkün olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder