Şizofreni Dernekleri Federasyonu

Medyada Ruhsal Hastalık (Gazeteler)

    İnsanların çoğu, ruhsal hastalık hakkındaki bilgilerini ya bu koşullarda olan insanlarla temaslarından ya da kitle iletişim araçlarından edinir. Eğitim müfredatının herhangi bir bölümünde, ruhsal bozukluklar üzerine, dikkat çekecek kadar az sayıda resmi bilgi öğretilmektedir. Buna rağmen, ruhsal hastalığı olan insanlarla temas çok yaygındır. Ulusal çapta, Birleşik Krallık'ta hemen hemen 2000 kişi üzerinde yapılan, temsili örneklemle gerçekleştirilen bir araştırmada, 'ruhsal hastalığı olan birisini tanıyor musunuz?' sorusu sorulmuş ve yüzde 52'sinden evet yanıtı alınmıştır. 2003'te araştırma tekrarlandığında ve belirlenmiş yedi tanı hakkında aynı soru sorulduğunda, bu kez yüzde 77'si, belirli bir ruhsal bozukluğu olan en az bir kişiyi tanıdığını söylemiştir. Ruhsal hastalığı olan kişilerle doğrudan kişisel temasımız olduğunda bile, bu deneyimimizi yorumlamamız derin biçimde üç şeyin etkisi altındadir: bu tanıların ne anlama geldiği konusundaki bilgimiz, ruhsal hastalığı olan insanlara karşı hangi duygusal tepkilerin sosyal olarak kabul edilebilir olduğuna dair tutumlarımız ve ruhsal hastalığı olan insanlara karşı hangi tip davranışlara izin verildiği konusundaki anlayışımız. Bize ulaşan bilginin başlıca kaynağı kitlesel medya kanallarıdır, bu nedenle bu bilgi akışının içeriği (bilgi, tutumlar ve davranış) çok önemlidir.

Ruhsal hastalığın gazetelerdeki tasviri
   Ruhsal hastalık hakkında ne tür bilgiler yaygın olarak gazetelerde çıkmakta ve ne mesaj ile etmektedir? Bunun yanıtını verebilmek için şimdi elimizde güçlü ve istikrarlı kanıtlar vardır. Yeni Zelanda'nın tümünde titizlikle yürütülen bir çalışmada, ruhsal hastalık hakkında gazetelerde çıkan hikayelerin 1 aylık değerlendirmesi sonucunda 600 haber çeşidi bulunmuştur. Çıkan haberlerin yarısından fazlası ruhsal hastalığı olan kişileri tehlikeli olarak tanımlamış ve bunlarda görülen ana temalar, başkalarına yönelik tehlike (yüzde 61), suç işleme (yüzde 47), ön görünmezlik (yüzde 24) ve kendine yönelik tehlike (yüzde 20) gibi durumlardır. Bu gazete hikayeleri, ‘psikiyatrik hasta’, ‘akıl hastası’ veya 'ruh hastası' gibi genelleyici terimler kullanmışlardır.
    Kanada'da da çok benzer sonuçlar bulundu. Kanada'nın başlıca sekiz gazetesinden seçilen haberlerin içeriği, ruh sağlığı alanına özel, kitlesel dağılımı olmayan iki yayının içeriğiyle karşılaştırıldı. Gazeteler, ruhsal hastalığı ‘esasen âşağılayıcı denebilecek türde’ tasvir ediyorlardı. Beklenmedik bir bulgu da vardı: Gazeteler, toplum temelli ruh sağlığı hizmetleri hakkında, geleneksel ruh hastalıkları hastanelerine kıyasla, daha olumlu imaj sergilemişlerdi. 
    ABD'de 2002 yılında yapılan bir çalışmada, 3000'i aşkın ruhsal hastalık ile ilgili gazete hikayeleri sınıflandırıldı. Yine, hikayelerin, (yüzde 39'u) baş sayfalarda tehlikelik ve şiddete odaklandığı ve daha az sıklıkla tedaviye (yüzde 14) veya iyileşmeye (yüzde 4) atıfta bulunduğu gözlemlendi. Yazıların çok azı (yüzde 20) ruh sağlığı bakımı yatırımlarının eksikliği, iyi kalitede barınma yokluğu veya sigorta paritesi amacı gibi savunuculuk konularını kapsıyordu. İlginç olan; ruhsal hastalığın tüm diğer yanlarından çok sistematik olarak şiddeti vurgulama eğilimi yazarlar tarafından 'yapısal ayrımcılık' olarak tanımlanıyordu. Araştırmacılar aynı zamanda, ruhsal hastalık konusunda, halk arasında tüyler ürpertici derecede bir bilgi eksikliği olduğuna karar verdiler. 
    Şöyle bir sonuca varılmıştır: ‘Medyanın kalıp yargısal imaj yaratmada önemli etkisi olduğu kesindir. Ancak bu, ruhsal hastalığın damgalayıcı sunumlarını değiştirmek konusunda medyanın güçlü bir araç olabileceğini de ifade eder. 
    Bu olumsuz tarzda yayın trendine rağmen, yapılan bu çalışmaların çoğu aynı zamanda, az sayıdaki yayının gerçeğe oldukça uygun olduğunu ve ruhsal hastalığın olumlu yanlarını da yansıttığı belirtmektedir. 
    Az sıklıkla da olsa, gazeteler ruhsal hastalığı olan insanların ve ailelerinin deneyimlerine yer verirler. Bu nedenle basılı medyanın, ruhsal hastalık hakkında daima olumsuz davrandığını düşünmek bizi yanıltır.
    Böyle olmasına rağmen, bu bulguların tümü ele alındığında, aynı yöne işaret etmektedir: Gazetelerin ruhsal hastalık konusundaki içeriği doğru ve detaylı olmaktan yoksun olup şiddet olgusunu ruhsal hastalığın tüm diğer özelliklerinin üstünde tutarak vurgulamakta ve ruhsal hastalığı olan insanlara karşı önyargıyı güçlendirmektedir. Kısaca, ‘gazetelerde, ruhsal hastalığı olan insanlar hakkında çarpıtılmış bir sunum olduğuna dair yeterince kanıt vardır.’

Kaynak:
Thornicroft G. Toplumun Reddettiği Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık, Soygür (Çev.ed.), Ankara: Şizofreni Dernekleri Federasyonu; 2014.

Görsel:
gazeteapp.com

Toplumun Reddettiği Facebook Sayfası:

Şizofreni Dernekleri Federasyonu Facebook Sayfası:




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Volga Volga Film Gösterimi

 Merhaba,  4 Ağustos Cuma akşamı saat 19:00'de Mavi At Kafe'de film gösterimi var. Bekliyoruz. Katılım için lütfen şu linki doldurun...