Şizofreni Dernekleri Federasyonu

Ruhsal Hastalıkların Medya Sunumu Önemli Midir?

Medya neden kalıp yargı ticareti yapıyor? Son günlerde medyada sıkça sansasyonel haberlerle karşılaşıyoruz. Haberlerin biri diğerini kovalıyor adeta derecesi konusunda rekabet ediyorlar. Bunların temelinde medyanın ticari kaygılar içinde hareket etmesinden dolayı gerçekçi bilgilerden ziyade oldukça dikkat çekici, olağandışı, okurlar/seyirciler tarafından kabul gören, daha önce denenmiş klişeleri kullanan, gerilim yaratan ve önyargılara oynayan ifadeler kullanmak yatmaktadır. Onlar için 'haber değeri' bu amaçları içeren maddi gelirden ibarettir. Özellikle şiddet ile ruhsal hastalıkları bir arada kullanmak artık kalıplaşmış, kemikleşmiş bir hale büründü. Kimi zaman ise (genel olarak güncel psikolojik rahatsızlıkları konu alan dizilerde) ruhsal hastalıkla alakalı gerçekleri aktarırken ekstra dramatize etme, Türk halkının drama olan rağbetinden faydalanma söz konusudur.
    Şimdi bir limonu ortadan ikiye kesin. Bir yarımını ağzınızın üzerine getirin ve sıkın. Ne hissettiniz? O ekşi tadı duyumsadınız mı? Yüzünüzü ekşi tat almışcasına buruşturdunuz mu? Yoga yaparken ya da klostrofobi ile mücadele ederken sizi bir sahil kenarına yürüyüşe götürürler. Denizin tuz kokusunu, tatlı tatlı esen yüzünüzü okşayan meltemleri, bastıkça ayağınızın altında dağılan ılık kumları, dalga seslerini hissedersiniz. Sizce neden? Çünkü beyin hayal ile gerçeği ayırt edemez. Hayallerimiz bazen yaşadıklarımız kadar gerçek gelir. Bu gerçekliğini daha önceki deneyimlerimizden ya da başkalarında görerek dolaylı yolla deneyimlediklerimizden alabilir.  Yani esasında şunları söylemek istiyorum:
Şizofreni tanılı bireyler saldırgan değildir. Onlar kendi hayatlarında oluşan boşlukları doldurmak adına kendilerine iyi gelen hayali durumlara sığınırlarken kendilerini hayali dünyanın tam ortasında bulurlar hepsi bu zannımca. Arkadaşı olmayan biri hayali arkadaşlar oluşturabilir, hayali birinden hoşlanabilir, kendisini şöhretli biri sanabilir. Gerçek hayattaki yoksunlukla başa çıkarken hayallerin mutlu etmesi onların bu düşüncelerini güçlendirir, hayali dünyanın içine daha da çekilirler. Şizofreni tanısı içerisinde mevcut olan başlıca bir semptom değildir saldırganlık, aksine oldukça nadir görüldüğü gözlenmiştir. Şiddet, aileden ve sosyal çevreden öğrenilen bir durumdur. Şiddete; Öfke kontrol problemleri, çevresel şartlar, şiddeti destekleyen kültür içinde yetişmiş olmak, ağır tahrik, madde kullanımı, bilinçli olmama hali gibi daha birçok faktör neden olabilir. Bir diğer boyutla, fizyolojik açıdan bakarsak şiddet; beynin kimyasından, beynin kendini koruma içgüdüsünden ta mağara dönemine varan kalıtsal olarak aktarılan ilkelliğinden, amigdalanın parlamasına engel olan beynimizin modern tarafına (prefrontal kortekse) yatırım yapmamış olmamızdan kaynaklanabilir. Bu durumda şiddet şizofreni tanısının dışında başka bir rahatsızlık olarak ele alınmalıdır. Şiddetin sadece ruhsal hastalıkla bağdaştırılması kalıp yargıları yenilemekten, yaygınlaştırmaktan başka bir şey değildir. 
    Ruhsal hastalıkların medya sunumu önemli midir? Araştırmalara göre yaklaşık olarak dörtte üçümüz ruhsal hastalığı olan birini tanıyoruz. Kendimize şöyle bir soru sormayı öneriyorum: Ruhsal hastalıkların medyadaki sunumu ruhsal hastalığa sahip tanıdığımız kişiye karşı olumsuz yönde bir çağrışım oluşturdu mu? Şüphesiz ki bazı evlerde televizyon sabah açılıp akşam yatmadan önce kapatılmaktadır. Bizim evimizde de öyle. Medyadaki bu kalıp yargılarla farkında olarak veya farkında olmaksızın muhakkak karşılaşmış olmalıyız. Benzer sunumları duya duya artık çoğumuzun zihninde, üzerinde durmasak bile farkında olmaksızın yer etmiş durumdadır. Araştırmaktan yoksun olup etraftan duyduklarına inanma eğilimleri olan kesimi de unutmamak gerekir. Medyanın  milyonlara ulaşabilen, kitleleri harekete geçirebilen gücünü küçümsememeliyiz. Yani gazeteler, televizyonlar, filmler/diziler, sosyal medya günümüzde toplumun büyük kısmının yaşamının bir parçası olmuşken medyanın önemi yadsınamayacak kadar çoktur. Bu nedenlerle medyanın imajı ve oluşturduğu algı çok önemlidir. 
    Peki, bu konuda neler yapılabilir? Aslında cevap o kadar da meziyetli değil. En temel yapılması gereken şey, haber diline ve içeriğine dikkat edilmesi olacaktır. Medya, haber paylaşımlarındaki dili haberi çekici hale getirmek için, habere konu olan kişilerin haklarını ihlal etmemeli; seçilen kelime, yüklenen anlam, roller üzerine dikkat edilmeli; ihtiyaçlar ve hakları ön plana çıkarmalıdır.   

Yazar: Emsal DİRLİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Volga Volga Film Gösterimi

 Merhaba,  4 Ağustos Cuma akşamı saat 19:00'de Mavi At Kafe'de film gösterimi var. Bekliyoruz. Katılım için lütfen şu linki doldurun...