Şizofreni Dernekleri Federasyonu

Ruhsal Bozukluklara Karşı Aile Üyelerinin Tepkileri

  
 Ruhsal hastalığın belirtileri ilk ortaya çıkmaya başladığı zaman, kişinin yakınları genellikle durumu sağduyulu bir bakış açısıyla ele almakla işe başlarlar ve örneğin stresi önlemenin yollarını veya daha sağlıklı bir yaşam tarzı edinmeyi önerirler. Sağduyu etkili olmayınca, olağandışı konuşma ve davranış belirtilerini düşüncesiz ya da ‘kötü’ davranışlar olarak görmek ve suçlayıcı veya dırdırcı bir yaklaşımı benimsemek ikinci olağan tepkidir.

  Eğer ailede ruhsal hastalık ile ilgili doğrudan bir deneyim yoksa aile üyelerinin ruhsal hastalık hakkındaki temel bilgisi, herhangi bir kişininkinden fazla değildir. Birçok durumda bu, önyargılı dezanformansyonla karışık derin bir cehalet seviyesine denk gelir. Birçok araştırma, genel nüfusu oluşturan çoğu bireyin, örneğin ruhsal hastalık ile öğrenme engeli (zekâ geriliği) arasındaki farkı bilmediklerini göstermiştir. Bu olguda, aile üyelerinin ne diyeceklerini bilememesi anlaşılır bir durumdur.

  Aile üyeleri, kendilerini duygusal olarak kötü hissettikleri zamanların daha abartılı bir halini hayal ederek ciddi depresyonun nasıl bir his olduğuyla ilgili kişisel bir algı edinebilseler de, genellikle ailelerinden biri psikotik belirtiler yaşadığında ne olduğunu anlamak konusunda güçlük çekiyorlar.

  Yakınlarının başına gelenleri anlayamama duygusu ve durumu kendi deneyimleriyle bağdaştıramamak karşısında, aile bireyleri bazen de geri çekilme ya da çok üstüne gitme tepkisi verebilirler.

  Aile üyelerinin bakış açısından, ailede herkes için giderek daha anlaşılır hale gelen bir ruhsal hastalığın özellikleri hakkında doğrudan konuşmaya direnç göstermek de çok anlaşılır bir durumdur. Örneğin, sorunlardan söz etmenin durumu daha da kötüleştirebileceğini düşünebilirler. Genellikle insanlar örneğin intihara eğilimli bir kişiye intihardan söz etmenin, bu konuda bir kanıt olmamasına karşın, o kişinin kendisine zarar vermesini tetikleyebileceğine inanırlar. Gerçekte, genellikle tersi doğrudur. Fiilen hayatlarına son vermeyi düşünecek kadar umutsuzluğa kapılan bir kişiler, öncelikle sıkıntılarının biri tarafından anlaşılmasına ve daha sonra kendilerine yardım edilmesi için tedavi ve ilgiye ihtiyaç duyarlar.

  Aslında, insanların başka insanların yaşadığı zorluklara karşı, sorunların nedenlerini algılama biçimlerine göre tepki vermesi olağandır. Tipik olarak örneğin, obezite gibi (kasıtlı olarak aşırı yemeden kaynaklandığı varsayılmaktadır), kişinin istemli kontrolü altında olduğu düşünülen hastalıklar, suçlama ve reddetme gibi anlayışsız tepkiler doğururlar. Öte yandan, ‘Kişinin kabahatinin olmadığı ve rahatsızlığı olan bir kişinin durumundan sorumluluk taşımadığı’ yolunda bir anlayış gelişirse tepkiler sempatik ve yardımsever bir biçime dönüşür. Diğer bir deyişle, erken evrede birçok aile bireyi için temel olan durumu anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu neden başımıza geldi? Tüm sorunların sebebi nedir? Suçlanacak biri var mıdır? Psikologlar bu eğilimleri ‘atıf kuramı’ ile ilişkili olarak betimlemişlerdir. Ciddi bir ruh sağlığı bozukluğuna sahip olan aile üyesinin davranışlarının kendi kontrolünün dışında olduğunu düşünen aile üyeleri, belirtilerin istemli olarak örneğin “tembellikle” oluştuğunu düşünen aile üyelerine göre durumdan daha az etkilenmektedir.

  Psikotik bozukluğa (ruhsal hastalığa) yakalanmış bir yakını olan ailelerin tepkilerini etkileyen diğer önemli konu da, kişinin iyileşmesi konusunda bir beklentisinin olup olmadığıdır. Bu öncelikle kamu alanında mevcut olan, özellikle de yazılı ve görsel medyadan kaynaklanan bilgi akışından etkilenmektedir. Gazete haberleri ve yazılar ruhsal hastalığın en olumsuz yönlerini yansıttığı için aile üyelerinin ruhsal hastalığı olan insanların kısmi ya da tam iyileşme gösterebilecekleri konusunda çok az bilgileri vardır. Tedavinin imkansız olduğuna inanırlarsa, yakınlarını terk etmeyi seçebilirler. Bu, geçmişte uzun süre tedavi gören ve psikiyatri kurumlarına bırakılan birçok hastanın yazgısı olmuştur.

  

Kaynak:
Thornicroft G. Toplumun Reddettiği Ruhsal Hastalığı Olan İnsanlara Karşı Ayrımcılık, Soygür (Çev.ed.), Ankara: Şizofreni Dernekleri Federasyonu; 2014.

Görsel:
Şizofreni Dernekleri Federasyonu

Toplumun Reddettiği Facebook Sayfası:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Volga Volga Film Gösterimi

 Merhaba,  4 Ağustos Cuma akşamı saat 19:00'de Mavi At Kafe'de film gösterimi var. Bekliyoruz. Katılım için lütfen şu linki doldurun...